(ANKARA) – Anayasa Mahkemesi (AYM), 10 Ekim Gar Katliamı’nda kamu görevlilerinin sorumluluğu olduğuna yönelik yapılan 9 bireysel başvuruyu karara bağladı. AYM, kamu görevlilerinin soruşturulmaması nedeniyle yapılan başvuruları “kabul edilemez” buldu. 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, AYM’nin kararına, “Hukuk mücadelemiz hakkın sahibi halkın nezdinde; Anayasa Mahkemesi’nin ‘mağdur olduklarının belirsiz olduğu’ nitelemesi yaptığı müvekkillerimizin gayretiyle sürüyor, sürecek. Devletin güç savaşlarından bize düşen kırıntılarla değil, tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz gerçeklerle bütün sorumluları mahküm edeceğiz. Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Katilleri de koruyanları da unutturmayacağız” diyerek tepkisini gösterdi.
10 Ekim davasında Mülkiye müfettişlerinin kamu görevlilerinin saldırıyı önlemek konusunda ihmallerinin olup olmadığına dair soruşturma başlatılmasını istenmiş ancak Ankara Valiliği soruşturmaya izin vermemişti. Konuyu istinafa taşıyan Murat Yılmaz’ın başvurusu “kesin” olarak reddedildi.
Öte yandan 10 Ekim’de yakınlarını kaybeden pek çok isim de olayda ihmali olduğunu ileri sürdükleri Ankara İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yetkililerini, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlilerini, Emniyet Genel Müdürlüğü mensuplarını, Kara Kuvvetleri Komutanlığının sınır güvenliğinden ve sorumlu yetkilileri, Jandarma Genel Komutanlığı yetkilileri ile İl Sağlık Müdürlüğü Görevlileri hakkındaki şiküyetlerini içeren dilekçeyi Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuştu. Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı iddialara ilişkin olarak öncesinde verilen işleme konulmama ve işlemden kaldırma kararlarına dayanarak mükerrer nitelikte olduğunu değerlendirdiği dilekçenin işleme konulmamasına karar vermişti.
Bunun üzerine aralarında DİSK ve DİSK adına eski Genel Başkan Kani Beko, Genel İş Başkanı Remzi Çalışkan ve 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci’nin yer aldığı 9 başvurucu AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM, 10 Ekim Gar Katliamı’nda kamu görevlilerinin sorumluluğu olduğuna yönelik yapılan 9 bireysel başvuruyu birleştirerek karara bağladı. AYM, kamu görevlilerinin soruşturulmaması nedeniyle yapılan başvuruları “kabul edilemez” buldu.
“Anayasa mahkemesi kararı açıkça dayanaktan yoksundur”
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, AYM’nin kararına “açıkça dayanaktan yoksundur” başlıklı yazılı açıklama yaparak, tepki gösterdi. 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’nun açıklaması şöyle:
“Anayasa Mahkemesi de devletin katliamdaki sorumluluğunu ortaya koyan delilleri inkar edenler ittifakına katıldı. 16 Mayıs 2024 tarihinde gerekçeli kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi, 2016 yılında Mülkiye Müfettişlerinin raporuna rağmen kamu görevlileri hakkında soruşturmaya izin vermeyen valiliği, soruşturma açmayan Ankara savcılığını haklı buldu.
Anayasa Mahkemesi 9 grup altında incelediği başvuruda; yakınını kaybeden ya da yaralanan bir grup başvurucunun, sunulmuş bütün raporlara rağmen katliamda zarar gördüklerinin anlaşılamadığına, bir grup için hiç verilmemiş bir karara itiraz etmedikleri iç hukuk yollarının tüketilmediğine, Bir grup için olmayan bir hukuk yoluna başvurmadıkları için iç hukuk yollarının tüketilmediğine, doğrudan hedef alınan bir grup için hedef olup olmadıklarının kesin olmadığına, hayatını kaybedenlerin ölümlerinde sağlık hizmetinin gecikmesi ya da alana gaz sıkan polislerin sorumluluğunun olup olmadığının tam olarak anlaşılamadığı için ‘açıkça dayanaktan yoksun’ olduğuna gibi hukuka, mantığa ve vicdana sığmayacak bir karar verdi.
“Katilleri de koruyanları da unutturmayacağız”
Başvurudan 8 yıl sonra verilen, usulü olduğu iddia edilen ve açıkça gerçeğe aykırı gerekçelerle ‘kabul edilemez’ bulunan bu kararla başvurucuların mağdur olduğu inkar edildi, idari ve adli yargıdaki bütün aşamalar çarpıtıldı ve sonuç olarak 10 Ekim Ankara Katliamı, öncesi ve sonrası aklandı.
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinin, ‘katliamda sorumlulukları olduğu için haklarında ceza soruşturması başlatılmalı’ dediği Ankara Emniyet amirlerinin sorumluluklarının tartışılmasından kaçıldı. Katliamın istihbarını gizleyen, yeterli güvenlik önlemini almayan, insanları bile bile ölüme gönderen o amirler, bugün İçişleri Bakanlarının çete kavgalarında bir bir düşerken Anayasa Mahkemesi’nin bu ‘suya sabuna dokunmayan’ kararını biz ‘açıkça dayanaktan yoksun’ ve ‘kabul edilemez’ buluyoruz.
Hukuk mücadelemiz hakkın sahibi halkın nezdinde; Anayasa Mahkemesi’nin ‘mağdur olduklarının belirsiz olduğu’ nitelemesi yaptığı müvekkillerimizin gayretiyle sürüyor, sürecek. Devletin güç savaşlarından bize düşen kırıntılarla değil, tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz gerçeklerle bütün sorumluları mahküm edeceğiz. Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Katilleri de koruyanları da unutturmayacağız.”